16 Aralık 2013 Pazartesi

Toprak Ana Günü Basın yansımaları

http://haber.stargazete.com/yazar/bu-topragin-yemekleri/yazi-816508

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/printnews.aspx?DocID=25318980

http://www.nilufer.bel.tr/anahaber.php?id=2672

http://www.zaman.com.tr/gundem_toprak-ana-etkinligi-niluferde-yeserdi_2180799.html

TOPRAK ANA GÜNÜ 2.ETKİNLİĞİ, BURSA NİLÜFER BELEDİYESİ ÜRÜNLÜ KÖYÜ'NDEYİZ

Nilüfer Belediyesi, Nilüfer Kent Konseyi ve NKK Kırsal Alan Çalışma Grubu, Ürünlü Kadın Derneği, 
Ürünlü Muhtarlığı, Slow Food Yağmur Böreği ve Ekolojik Yaşam Derneği tarafından gerçekleştirilen 10 Aralık Dünya Toprak Ana Günü, Ürünlü köyünde yapılan etkinlikle kutlandı.

Ürünlü kadın derneği tarafından hazırlanan Tarhana,Ot yemeği,Bulgur pilavı ve Un helvası yüze yakın davetliye dağıtıldı. Yemek sonrası yapılan konuşmaları takiben Ürünlü kadın derneğinde söyleşi yapıldı. Ben, Toprak Ana (Terra Madre) etkinliğinin anlamı ve slow food hareketinin çalışmalarını anlattım. Köy ihtiyar heyetinden Halil Ardıç Buğdayın 50 yıllık öyküsünü, yine ihtiyar heyetinden Seydi Sağdıç tohumdan fide üretimini ve Ürünlünün yerli biberlerinin öyküsünü anlattı. Ürünlü Kadın Derneğinden Yasemin Cansız köyün yenen otlarını ve otlardan yapılan yemekleri ayrıca tarhana kültürlerini nakletti bizlere. Misafirlerin sorularını yanıtlayan konuşmacılara Nilüfer kent konseyi ve Nilüfer belediyesi tarafından Teşekkür belgeleri ve küçük armağanlar sunuldu.


Sevgili Arca Atay'ın kaleminden kıssadan hisse :
Yerel yemek kültürümüze ve yerel tohumlarımıza sahip çıkmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Ninelerden dedelerden alınan kültürel mirasları torunların torunlarına taşıyabilmek için kırlısı ve kentlisi her zaman heryerde bir araya gelmemiz gerektiğini, geçmişini bilmeyenin geleceğini de göremiyeceğini artık fark etmemiz gerekiyor.
Kırlar sanayiye yada imara kurban edilirse tarımı ve hayvancılığı ancak belgesellerde izleyebileceğiz.
Unutulmamalıdır ki, Kır üretmezse Kent aç kalır.
Çileğin ağaçta yetiştiğini, sütü makinaların ürettiğini sanan çocuklara vermemiz gereken çok bilgiler, göstermemiz gereken köyler ve çiftlikler var.
Her meyve ve sebzeyi mevsiminde tüketmek gerektiğini çok çabuk unuttuk, bunun için hala soruyoruz "ocak ayındaki domatesler neden içi beyaz ,tohumsuz ve tatsız" diye.Keza hıyarı, patlıcanı,biberi kış aylarında almamak gerektiğini, illa da tüketmek isteniyorsa ananızın ninenizin eskiden ne yaptıklarını sorun öğrenin ve çocuklarınıza öğretin diyoruz.
Tohumu sadece şirketlere bağımlı kılarsanız , köylüden tohumunun, yetiştirdiği fidesinin sertifikasını isterseniz, yarına yerel tohum diye birşey kalmayacak, şirket tohum vermezse köylü tarımı diye bir şey kalmayacak.


Sonuç olarak Slow Food felsefesindeki görüşlerimizi tekrarlamış olduk:
Kırsal alanlarımızın korunması,küçük aile işletmelerinin varlıklarını sürdürmesi, köylünün yaşaması gerekiyor...

9 Aralık 2013 Pazartesi

TOPRAK ANA GÜNÜNÜ KUTLADIK.

Birinci etkinliğimiz Balat Kültür Evi'nde gerçekleşti. Yaklaşık 55-60 kişi birarada açık masamızda. getirdiğimiz Ermeni, Rum, Sefarad yemeklerini tadımlayarak, tarif ve anıları paylaşarak  İstanbul'da özellikle yaşayan halkların, kimimizin komşusu, kimimizin gelini, kimimizin annesi, ninesini bu vesile ile yad ederek, gelecek nesillere kalabilecek bilgilerle dolu bir etkinlik yaşadık. Tüm katkı veren eli kolu dolu gelen üyelerime, dostlara ve arkadaşlara müteşekkirim. Eminim ki toprak ana da çok mutlu, bizim yaşadığımız mutluluğu onunla paylaştığımız için...



28 Kasım 2013 Perşembe

TERRA MADRE DAY 2013/ TOPRAK ANA GÜNÜ

Bu sene yine Toprak Ana Günü'nü Ermeni, Rum ve Sefarad mutfağı ile, açık masamızda yemekler, tarifler ve anılar eşliğinde kutluyoruz.
8 Aralık 2013 Pazar günü saat 14.30-17.30 arasında Balat Kültür Evi'ndeyiz.

Harita için Bkz: https://plus.google.com/113332727237097230415/about?gl=tr&hl=en

28 Temmuz 2013 Pazar

FAST FOOD ZİNCİRLERİNDE ÇOCUK MÖNÜLERİNİN SATIŞI DURDURULMALI!


Merhaba!
"Ebeveyn, eğitimciler, öğrenciler, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı'na duyuru:
 Fast food zincirlerinde çocuk mönülerinin kaldırılmasını" kampanyasını başlattım ve harekete geçirmek için senin yardımına ihtiyacım var.
Hemen şimdi 30 saniyeni ayırarak bunu imzalar mısın? İşte linki:
http://www.change.org/tr/kampanyalar/ebeveyn-eğitimciler-öğrenciler-milli-eğitim-bakanlığı-fast-food-zincirlerinde-çocuk-mönülerinin-kaldırılmasını
İşte bu yüzden önemli:

Çocuk mönüsü olarak isimlendirilen ve çoğu hediye karşılığı çocukları hazır gıdaya bağımlı hale getiren bu mönülerin yasaklanması, obeziteye savaş açan hükümetin ilgili kurumlarının bu kampanyayı destekleyerek gelişme çağındaki çocukların daha sağlikli gıdalarla buluşmasının önünü açacak farkındalıklar yaratmasının sağlanması.

Bu linke tıklayarak kampanyamı imzalayabilirsin.
Teşekkürler!
ayfer yavi

19 Mayıs 2013 Pazar

BAHAR DÖNEMİ OKUL BAHÇELERİNE FİDE EKİMLERİMİZİ TAMAMLADIK

2013 Bahar döneminde Beşiktaş Bölgesindeki iki okulla devam ettiğimiz Tohumdan Sofraya eğitimlerimizde hem çocukların tohumdan yetiştirdiği fideler, hem Gürsel Tonbul ve diğer dostlar tarafından gönderilen domates, biber, patlıcan fidelerinin ekimini bitirdik.



Lütfü Banat İlköğretim Okulunda Beşiktaş Belediyesi tarafından yapılan aromatik köşesine maydanoz, dereotu, roka, tere, fesleğen, biberiye, kekik, adaçayı dikti 4. sınıf öğrencileri. Bahçenin karşı köşesi ise domates, biber fideleri ile yeşillendi. Okuldaki 100 öğrenci bahçey ile tanıştı, tohumlarını ve fidelerini ekti.
Nimetullah Mahruki İlköğretim Okulundaki bahçemiz daha büyük. Yine Beşiktaş Belediyesinin katkıları ile bahçenin etrafı çitle çevrildi, kışın büyüyen otlar temizlendi toprak torf ile karıştırılarak ekime hazırlandı.
4. ve 5. sınıflardan toplam 150 öğrenci ile fide dikimi yapıldı.


Fidelere can suları verildi, okulun görevlisi bakımına devam edecek, çocuklarda ilgilenecekler, Yağmur Böreği Birliği olarak her hafta okullardaki fidelerin kontrolleri yapılacak.
Kışlık sebzelerimizden marullar da tohuma bırakılarak gelecek sezona aktarılacak.
Sınıf içi eğitimler, duyu ve mutfak atölyeleri eğitimini alan okullarımızın bahçelerine kavuşmasından büyük gurur duyuyoruz. Bu projede yanımızda olan Çekül Vakfı ve Beşiktaş Belediyesine yardımlarından dolayı müteşekkiriz.

1 Nisan 2013 Pazartesi

Bahar Tohum Ekimlerimiz Tamamlandı




Devlet  Okullarından Nimetullah Mahruki ve Lütfü Banat İlköğretim Okullarında bahar dönemi bahçeye çıkıyoruz. Domates, biber, patlıcan tohumlarımız 310 öğrenci tarafından viyollere, yumurta kaplarına ekildi. Can suları verildi. Her sınıf kendi bakımı altındaki bu tohumlari gözleri gibi bakacak, fideler belli boya gelince şaşırtılarak daha büyük saksılara geçirilecek, Nisan sonu Mayıs ayı gibi bahçeye dikim yapacağiz hepberaber.
Ve Nimetullah Mahruki İlköğretim okulundaki kışlıklarımız (marul, pırasa, kereviz, pancarlar).

31 Mart 2013 Pazar

Nedim Atilla'nın kaleminden Mantı Günümüz (Akşam Gazetesi)


ANADOLU MANTI CENNETİ
Geride kalan kutlamalardan biri de İstanbul’da, Slow Food’un Yağmur Böreği Birliği, Ayfer Yavi’nin öncülüğünde ‘Mantı Günü’ düzenledi. “Ah neydi o mantılar?” diyeyim kısaca… Doğal olarak insan, Anadolu’nun tüm mantı çeşitlerini bir masaya toplayıp yemeğe kalksa, vallahi çatlar. Ama ben lezzetinden damak çatlatan çeşitlerinden söz edeyim: Kuzey Ege’nin ‘avunya mantısı’ Ebru Erke tarafından yapıldı. Tavuklu ve bol sulu bir nohut yemeği, ince kesim fırınlanmış çıtır yufkaların üzerine dökülüyor, afiyetle götürülüyor. Ayfer Yavi’nin ‘Arnavut mantısı’ ise adeta bir vejetaryen bohçasıydı, harikaydı. Etkinliğin yapıldığı Beyoğlu-Kumbaracı Sokak’taki işletmeci Mihrimah Uzel’in ‘Gürcü mantısı’ ise, kıymalı-sulu ve haşlanarak yapılmıştı.
Hepsinden tattım diyemeyeceğim ama Anadolu’nun mantı zenginliği karşısında el pençe divan durduğumu söylemeliyim. 

21 Mart 2013 Perşembe

MART DOKUZU MANTI GÜNÜ


Akşamlardan bir güzel akşam daha yaşadık. Nevruz dolayısıyla organize ettiğim mantı gününe tüm Yağmur Böreği dostları yürek uzattı. Kimi evinde pişirip, kimi uzaklardan taşiyarak getirdiği, kimi mutfakta heyecanla hazırladiği 13 çeşit mantı ile kutladık baharın gelişini kocaman bir sofra etrafında 30 kişilik grubumuzla. Mihrimah Sultan Kafe'nin sahibesi Mihrimiz  mekanını açtı, Özbek ve Gürcü mantılarını bize sundu  tüm sevecenliği misafirperverliği ile.
Nedim Atilla uçağa yetişme telaşı arasında uğrayarak sevindirdi, onurlandırdı gecemize.
Neler tadımladık, hadi hepbirlikte bir geziye çıkalım mantı üzerinden uzandığı coğrafyalara doğru...

Ege Avunya mantısı Ebru Erke tarafından yapıldı. Bol sulu tavuklu bir nohut yemeği pişiriliyor. Hamur ince kesim fırınlanarak az zentinyağı ile havalandırılarak kurutuluyor. Bu hamuru uzun süre saklayarak değişik zamanlarda kullanabilirsiniz de. Tabağa alınan yufkaların üzerine pişirilen nohutlar dökülüp kenarına yoğurtlu sarmısak konularak servis ediliyor.
Arnavut mantısını değişik, vejeteryan arkadaşlarıma göre uyarlayarak yaptım. Pırasaları ince keserek soteleyin, ateşten alınca üzerine bir yumurta kırarak karıştırın, karabiber ve tuz ilave edin, içimiz hazır. Mantı hamurunu yağurun kare şeklinde keserek içi koyun, bohça yapıp yağlanmış tepsiye ters yerleştirerek üzerine tereyağı sürerek kızarıncaya kadar fırınlayın. Sıcakken sarmısaklı yoğurt ile veya soğuyunca et suyu dökerek ocakta az bir süre tıkırdattıktan sonra yoğurt ve domates sosu, nane ile servis edin.

Mihrimah 3 çeşit mantı hazırlamiştı. Üstte gödüğünüz Gürcü mantısı kıymalı, sulu ve haşlanarak yapılmiş. Tepesinden tutarak ters çevirip yemek gerekliymiş, biz de uyguladık. Alttaki iki mantı sağdaki kıymali içli, soldaki sebzeli (havuç, maydanoz, karnabahar, kereviz, kabak, patates, soğan rendesi), buharda pişti, yoğurt ve sos ile servis edildi. Emek yüklü mantıların yapımında Mihrimah Kafenin şefi Mustafa'nın emeği de büyük.
Ece Karaca bizi Bolu'nun keşli, cevizli mantısı ile buluşturdu. Bu mantı Beypazarı, Taraklı, Göynük, Mudurnu civarında da pek makbuldür. Keş, tereyağında döndürülerek coz diye dökülür tabakdaki mantıcıkların üzerine. Hamuru Sinop mantısına benziyordu ince ve şaffaftı. İçi kıymalı ve haşlanarak yapılıyor.
Kayseri mantısı Nihal Doğan tarafından hazırlandı, masamızdaki en minnoş mantı onunkiydi. Eh ne demişler Kayseri'de, "bir kaşiğa 40 mantı sığdırmassa o kız evde kalmaya mahkumdur!".
İşte en yaratıcı mantımız huzurlarınızda. Pelinciğin yaptığı sakatatlı mantı.İç olarak dana kuyruğu, dana dili kereviz havuç sirke içinde haşlanarak sarmısak biberiye ile hazırlanmış, hamuru 1/2 kg. una 5 yumurta konularak açılmış, servis sırasında üzerine yoğurt ve taze sarmısak dökerek yenildi. Gerçekten genç, yaratıcı ve leziz bir mantıydı. Dağarcığımıza yeni bir reçete ekleyen Pelinciğime teşekkürler.
Erdal batmaz Özbek mantı çeşidi ile katkı verdi maalesef onun mantısını çekememişim, benzer bir fotograf ekliyorum bilgi için sizlere haşlanarak yapıldı, kıymalıydı ve yoğurt sos ile servis edildi.
Sema Temizkan arkadaşim eli kolu koşarak geldi inanın ki mantıları sıpsıcaktı. Kendi ağzından anlatımı şöyle: En uçta görülen;büyük- büyük olan mantıya, tatarlar "ogüz börek" diyorlar..bakmayın öyle benzetmeli adına (öküz börek!) her bir lokması tek tek açılarak yapılıyor,ayrı bir bükme yöntemi var..kısaca feodal bir sülalede; butik çalışma gerektiren bu mantı, genelde evin erkeklerine ve yaşına hörmet gösterilen aile üyelerine yapılır.. dört köşe kapta, bildiğimiz üçgen biçimde olan bu mantıyı da, "Tabak börek" diye isimlendirmişler. Büyük dört köşe ve yanında ki kaplarda ise, suluca olan; "kaşık börek.." kulak ve bohça biçiminde bükülüyor..Sonra ki tam önümüze denk gelen tabakta ise, "Üyken Börek" (Büyük börek!) duruyor.. iç malzemesi mercimek olan bu mantı çeşidi de fırınlanarak pişiriliyor.

13 çeşit mantı ile kutladık Mart Dokuzu'nu. Tüm katkı veren arkadaşlarıma, Yağmur Böreği dostlarına minnettarım. Yıllar akıp gitsin bu birliktelik süredursun. Sağolun gönlü açık dostlarım. Teşekkürüm sonsuz sizlere. Mantı maceramız devam edecek, daha nice lezzetlerin peşinde hafiyelik edeceğimiz günler var önümüzde...






18 Mart 2013 Pazartesi

MART DOKUZU ETKİNLİĞİ


Doğanın uyanışı/ Mart Dokuzu/ Nevruz/ Arnavutlar için Dita e Nevruzit gununde biraraya geliyoruz.
Türkiye mantı kültürünü paylaşalım, tadımlayalım, hikayelerini dinleyelim ve sohbet edelim istedik.
 
Arnavut mantısından Tatar mantısına, Özbek mantısından Kayseri mantısına kadar zengin mantı kültürümüzü konuşarak, bahara uyanan doğa adına bir sofra etrafında toplanıyoruz.
 
Katılımcılardan ricamız; Göçmen Dayanişma Ağı Mutfağına  Yağmur Böreği üyeleri olarak, mutfak için gerekli olan yeşil/kırmızı mercimek, bulgur (pilavlık - köftelik), kuru fasulye, kuru börülce, nohut, pirinç, kuru barbunya, kuru bezelye, zeytinyağı, tereyağ gibi yemekte düzenli olarak kullanılan  ihtiyaçlar arasında olan ürünlerden, gönlünüzden ne koparsa getirirseniz kendilerine teslim edeceğiz.
Şimdiden teşekkurler.
 
VERİMLİ BİR MEVSİM DİLİYORUM.
İYİ BAHARLAR...
 

13 Şubat 2013 Çarşamba

SİLLE'NİN MÜCEVHERLERİ YİNE PARLIYOR


Sönmüş, tarihe gömülmüş volkanlardan Küçük Gevele Dağı’nın eteğindeki vadideyim. Soğuk bir kış günü. Güneş tepemde, ama cansız. Sille Çayı’nı takip ederek giriyorum vadiye. Işık önce tepeye yaslanan kocaman mezarlığı yalıyor, kaya oyuklarına takılıyor, sonra güzelim mimariyi aydınlatıyor. İçim ürperiyor. Hiç hayal ettiğim gibi değil burası, beni derinden etkileyen bir başka ruhu var Sille’nin. Anadolu uygarlıkları içinde çok özel yeri olan, şimdilerde küllerinden doğan ender bir yerleşim. Pek yakında Batı’daki birçok benzeri gibi turistlerin, turların listelerinde yer alacak, eminim.

Konya merkezinin 8 kilometre kuzey Batısındaki Sille, Selçuklu ilçesine bağlı. Mevlana’dan Sille’ye 20 dakikada bir otobüs kalkıyor. Konya merkezden 40 TL’ye taksiyle gidip, gezip, geri dönmek mümkün.
Sille bölgesi Friglerden günümüze iskan görmüş, erken hıristiyanlık devrinin ilk merkezlerinden birisi. Antik dönemdeki ismi Sylata. Efes’ten doğuya giden Kral Yolu’nun durağıymış Roma döneminde. Belki Aziz Paul buradan geçmiş, Sille’ye de uğramıştı? 4’üncü yüzyılda Efes önemini kaybedip Bizans başkenti İstanbul önem kazanırken Kudüs hac yolundaki Konya önemini korumuş. Sille yolculardan nasibini almış. Refah artmış; kilise, han, hamam, çarşı, kale, kışlalarla kuşatılmış.

Sille’nin mücevherleri yine parlıyor

/_np/7879/19227879.jpg
























GÖZ KAMAŞTIRAN ALTIN YALDIZLI KABARTMALAR
Sille yapıları arasında baştacıdır Aya Elenia Kilisesi. Otobüslerin son durağı olan kilisenin önünde inin araçtan. 327’de inşa ettirilen yapı restore edilip müzeye dönüştürülmüş. Kitabesinde Büyük Konstantin’in annesi Helene’nin yaptırdığı, 1833’te Sultan Mahmud’un izniyle tamir ettirildiği yazmakta. Kesme taştan iki katlı bina fresklerle süslü. İsa, Meryem ve havarilerin resimleri bunlar. Bir kısmı tahrip olsa da İsa’nın doğum sahnesi tanımlanabiliyor. Diğerleri 19’uncu yüzyılda Sille’nin önemli ailelerince yaptırılmış. Yapının birçok yerinde rokoko üslubunda altın yaldızlı alçı süslemeler kullanılmış. Yapıdaki en değerli öğe muhtemelen rahiplerle halkı ayıran paravanlar. Yüzeylerindeki dini figürler, asma yaprakları, üzüm salkımlarından oluşan altın yaldız kabartmalar gözkamaştırıcı. Sizi ruhani dünyaya davet eden etkileyici bir yapı Aya Elenia. Sille’nin başka kiliseleri de var: Panaghia, Tepe, Kyriakon...

Çıkışta Subaşı Mahallesi’ne doğru yürüyün. Sille Çayı beldeyi ikiye bölmüş. Çayın iki tarafını birleştiren, çoğu taştan ve kemerli olarak yapılan köprülerin yanı sıra ahşap köprüler de mevcut. Sokaklar inişli-çıkışlı, sekili ve taş döşeli. Yağışta asla çamur olmaz, kendini temizlermiş. Sille taşıyla yapılan evlerde ahşap malzeme de bolca kullanılmış. İki katlı evler düz toprak damla örtülü. Duvar kalınlıkları 60-70 santimetre. Mimarileri şahane.

Sille’de ilk kan kaybı 1923 Mübadelesi’nde Hıristiyanların göçe zorlanmasıyla yaşanmış. Bir daha da dönememişler, nüfus azalmaya başlamış. Zamanında taşı o kadar değerliymiş ki ocaklardan merkeze raylarla Sille Taşı (andazit, siyenit) çekilirmiş. Taş ocakları buranın ekmek teknesiymiş. Ocaklar kapanınca istihdam azalmış, şehre gelen demiryolu da Sille’nin yüzüne tokat gibi patlamış! İş bulma, geçim kaygısıyla 1980 sonrasında evini satan Konya’ya taşınmış.

Son yıllarda Sille merkezine, bağ evlerine yeniden yerleşim başlamış. 10 yıl önce 4 bin kişinin yaşadığı Sille’de günümüzde yaz nüfusu 10 bini buluyor. Türkiye’nin dört bir yanındaki Silleliler buradan ev almak için sıraya girmiş. Selçuklu Belediyesinin canlandırma projesi beldenin küllerinden yeniden doğuşunu başlatmış. Simge yapılardan tarihi hamam restore edilip müzeye dönüştürülmüş. Evlerin neredeyse tamamı restore ediliyor.

Sille’deki toprak işçiliği, çanak, çömlek, tuğla, kiremit yapımı olarak önemli bir meslek dalı. Kârhane (Subaşı) Mahallesi testi yapım merkeziymiş. Günümüzde yeniden canlanan bu meslek aynı mahallede birkaç atölyede devam ediyor. ‘Sille Çömlek’ bunlardan biri. Doğma büyüme Silleli olan Yaşar Usta, çocukluğunda öğrendiği çömlekçiliği 35 yıldır her türlü zorluğa rağmen sürdürüyor. Hediyelik yüzlerce çeşit Mevlana heykeli, testi, çanak, mumluk alabilirsiniz. Ustanın eşi de 1 TL’ye tandır ekmeği, 2 TL’ye tandır böreği satıyor. Sıcacık böreklerden ister patatesli isterseniz peynirlisini alın. Az ilerdeki Kızıltaş Çay Salonu’na oturun, demli bir çaya katık yapın.


Kurtuluş, Subaşı, Mezaryakası, Orta Mahalle, Ak, Karataş, Çay yüzyıllarca Müslüman halka hizmet etmiş yaşlı camiler. Çayın kenarına inşa edilmiş Çay Camii’nin restorasyonu bitince ahşap sütunlu girişiyle göz kamaştıracak. Meydana inene kadar ara sokaklara dalın, Sille evlerini daha iyi tanıyacaksınız. Fotoğraf kareleriniz otantik birçok enstantaneyle zenginleşecek. Sille Çarşı Hamamı (Hacı Ağazadeler Hamamı) günümüzde Mihenk Sanat Galerisi ve müze olarak halka açılmış. Hamamın bir kısmı; odacıklar, göbek taşı bölümleri Sille halkının hediye ettiği etnografik eserlerle dolu. Subaşı Mahallesi’ndeki çifte hamam, kadın ve erkek bölümlerinden oluşuyor. Sille İlköğretim Okulu’na bitişik konak, Selçuklu Belediyesi tarafından restore edilerek Sille Kültür Evi olarak hizmete açılmış. Konak; kültürel, bilimsel toplantılara ev sahipliği yapıyor.




MAĞARADAKİ AK MANASTIR’I MEVLANA ZİYARET ETMİŞTİ
Gezilecek, görülecek alanlar henüz bitmedi! Sille’de 4 mezarlık mevcut. Hamamın hemen karşısında, tepeye kadar uzayan büyük bir Osmanlı mezarlığı var. Taşların bazıları yazıtlı, bazıları sarıklı. Mezarlığın arkasından başlayıp Aya Elenia Kilisesi’ne kadar devam eden tepeler ilk Hıristiyanların yaşadığı Kapadokya’yı andıran mağaralarda dolu. Kayalara oyulmuş Hagios Khariton Manastırı (Ak Manastır), Mevlana tarafından da zaman zaman ziyaret edilmiş. Yukarılara rahatça tırmanıp panoramik Sille manzarasını seyredebilirsiniz.

Dimnit, büzgüllü, kut, gemri, aküzüm, deve gözü gibi türler Sille’ye ait üzüm çeşitleri. Dimnit türünden çalkalana çalkalana pişirilen Sille pekmezi pek ünlü. Konya yemek ve kültürü üzerine değerli çalışmaları olan Fevzi Halıcı, bu üzüm için bir destan yazmış: “Sabahtan indim pazara, dökülmüş yollara dimnit, gayrı tükenmek üzere, gider yâd ellere dimnit.”

Artık Sille’den ayrılma vakti, güneş battı, gün döndü alacakaranlığa. Soğuk hissettirir oldu kendini iyiden iyiye. Sille evlerinde tek tek ışıklar yanarken arkama dönüp bakıyorum, biliyorum ki tekrar geleceğim.

Kadın ve erkek misafirler farklı kapı tokmağı çalıyor
Dere kıyısından yürürken ev kapısında iki tokmak gözüme çarpıyor. Büyüğüyle kapıyı çalıyorum. Kapıyı açan amca şaşırıyor “Kızım sanırım yabancısın, erkek misafirlerin tokmağını çaldın” diyor. Biraz utansam da bilgi istiyorum kendisinden: “Kalın tokmağın altındaki, ‘Şakşak’ dediğimiz küçük halka çaldığında gelenin bir bayan ya da çocuk olduğunu anlarız. O zaman evin hanımı açar kapıyı. Sen onu çalacaktın.” Bu zarif geleneğin hâlâ yaşatılması içimi ısıtıyor bu soğuk kış gününde.


Konak lezzetleri
Bahçesi açık hava müzesine benzeyen 1800 yıllık Papaz Evi, yeniden düzenlenerek ‘Sille Konak’ olarak Türk yemeklerinin sunulduğu bir lokantaya dönüştürülmüş. Bamya çorbası, etli sarma, su böreği, çömlek kebabı, mormi kebabı, tirit, ekmek salması, konak kebabı, kiremitte kuşbaşı, güveçte sote, höşmerim... Kahve molası vermek istediğinizde size yenilenmiş Sille evlerinden birinde açılan sevimli ‘Sille Sanat Kafe’yi tavsiye ederim. Bölgenin simgesi olan mağaralara karşı yudumlayacağınız kahvenin tadı bir başka olacak. Kafe sanat açısından pek faal; fotoğraf, gitar, ney eğitimi veriyor. Fotoğraf yarışması düzenliyor.



11.02.2013 Tarihli Hürriyet Gazetesi Seyahat ekinde yayınlanmiş yazımdır, izin alınmadan kullanılanmaz. Her türlü hakkı saklıdır.